Kocaeli’nin Derince ilçesindeki TMO silolarında 7 Ağustos 2023 tarihinde meydana gelen patlamada 2 kişi hayatını kaybetti, 10 kişi de yaralandı.
Olayla ilgili Cumhuriyet Savcısı tarafından hazırlanan iddianame Kocaeli 3. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kabul edildi. Bilirkişi raporunun da yer aldığı iddianamede patlama tarihinde TMO Kocaeli Başmüdürü olan K.D. (61), müdür yardımcısı K.Ö. (42), Şef vekili B.B. (40), taşeron firma sahibi O.T. (73) ve patlamada yaralanan taşeron firma alan yetkilisi İ.Ç. (44) asli kusurlu, mühendis A.S. (43) ise tali kusurlu bulundu.
YANGININ ÇIKIŞ NEDENİ İDDİANAMEDE YER ALDI
Toplam 131 sayfa uzunluğundaki bilirkişi raporunun özet geçildiği iddianamede, binanın 6’ncı katında yapılan kaynak işleminden sıçrayan kıvılcımların 5’inci kata düşerek yanmayı başlattığına dikkat çekildi.
Tozlu ortamın ilk alevlenmesi ile birincil patlamanın meydana gelerek alevleri asansöre taşıdığı ve asansörlerin içindeki tozun tutuşması ile asansörlerin baca görevi görerek yangını binanın her bölgesine taşıdığı belirtilen bilirkişi raporunda, ilk patlamanın titreşimi ile havalanan tozun asansörden gelen alev ile tutuştuğu ve beton silonun alt kısmına sirayet ettiği, ardından buradaki tozların da alev alması sonucu çok büyük bir basınç ile ikinci patlamanın meydana geldiği belirtildi.
Patlamanın sonucunda silonun alt kısmındaki duvarların yıkıldığı ve binanın ara katlarındaki odalarda ağır tahribat bulunduğu tespit edildi.
SAVCI 15 YILA KADAR HAPİS TALEP ETTİ
Beyanlar ve raporlar çerçevesinde Cumhuriyet savcısı, yaşanan patlamanın bilirkişi raporunda belirtildiği üzere şüphelilerin ihmali kusurları neticesinde meydana geldiğine kanaat getirdi. Cumhuriyet savcısı, gerekli teknik ve periyodik bakımları zamanında yaptırmaması nedeniyle TMO Kocaeli Başmüdür K.D.’nin asli kusurlu, iş güvenliği önlemlerini yerine getirmemesi ve patlamadan önce meydana gelen küçük yangınlar neticesinde önlem almaması nedeniyle Müdür Yardımcısı K.Ö.’nün asli kusurlu, gerekli toz temizliğini zamanında yaptırmaması nedeniyle Şef vekili B.B.’nin asli kusurlu, iş güvenliği önlemlerini yeterince yerine getirmemesi sebebiyle Mühendis A.S.’nin tali kusurlu, taşeron firma personeline iş güvenliği ve risk eğitimi aldırmaması nedeniyle taşeron firma sahibi O.T.’nin asli kusurlu, gemiden siloya hububat boşaltımı yapıldığı sırada kaynak işlemi yaptırması sebebiyle taşeron firma yetkilisi İ.Ç.’nin asli kusurlu olduğunu değerlendirdi. Savcı, şüphelilerin ‘Taksirle birden fazla kişinin ölümüne ve yaralanmasına sebep olma’ suçlaması ile 2 yıldan 15 yıla kadar hapis ile cezalandırılmasını talep etti.
“KURUMU DEFALARCA UYARDIM”
Kocaeli 3. Ağır Ceza Mahkemesinde tutuksuz sanıkların yargılanmasına başlandı. 9 tanıdığın da dinlendiği duruşmada tutuksuz sanıklar taşeron firma sahibi O.T., TMO Başmüdür Yardımcısı K.Ö. ile şefvekili B.B., patlamada hayatını kaybeden Elif Dayıoğlu’nun (48) eşi Arif Dayıoğlu (52) ve oğulları Ali Eren Dayıoğlu (19), patlamada yaralanan C.Ş. (39), patlamada ölen depremzede Ekrem Kalkan’ın (19) avukatı ve taraf avukatları hazır bulundu.
Sanık TMO Başmüdürü K.D., Mühendis A.S., taşeron firma alan yetkilisi İ.Ç.’nin avukatlarının katıldığı duruşmada dinlenen taşeron firmanın sahibi O.T., iş güvenliği konusunda gerekli tedbirlerin alındığını belirterek, “TMO’da sistemin sağlıksız olduğunu ifade etmek isterim. Sağlıksız bir ortamda çalışmaya zorlandık. Yangın söndürme, dedektörler noktasında eksiklikler olduğunu biliyorum. Kurumu defalarca şifahen uyardım. Filtre sisteminin de çalışmadığını biliyorum” dedi.
“BURASI EN SAĞLIKSIZ ŞUBELERDEN BİRİSİDİR”
Mağdur avukatlarının “Bu kadar eksikliğin olduğu tesiste neden çalışmaya devam ettiniz?” sorusunu da cevaplayan sanık O.T., “20 yıldır TMO’nun değişik kurumları ile iş yapıyoruz. Burası en sağlıksız şubelerden birisidir. Bizim sistemlerimizi kopyaladılar ancak randıman alamadılar. İhale ile işe girdiğimiz için bitirmek zorundaydık. Belgeler yeterli değilse kurum bizi iş yerine sokmamalıydı. Bizim elemanlarımız iş yerinde çalışırken başlarında kurumdan herhangi bir nezaretçi bulunmaz” dedi.
Daha önce yangın olup olmadığı sorusunu da yanıtlayan O.T., “1-2 kez Derince TMO’da kaza meydana gelmişti. Bir tanesinde bant kopmuştu. Bir keresinde de tozdan kaynaklı yangın olayı olmuştu, gerekli tedbirler alınmıştı. Beraatimi istiyorum” ifadelerini kullandı.
“GEREKLİ TADİLATLAR YAPILMADI”
Olay tarihinde geçici şef vekili olan sanık B.B., Başmüdür K.D.’ye şef vekilliği yapmak istemediğini, geçici vekillik ile mühendislik işlerini aynı anda yapmanın zor olduğunu ilettiğini belirterek, “İşim evrakları işlemek, mühendislik işleri ve arıza bakım işleri idi. Suçlamaları kabul etmiyorum, kusurum yoktur. Ayrıca tesisteki toz temizliği alım muhafaza servisinin görevi dahilindedir; benim herhangi bir görevim yoktur” dedi.
Tesisteki ihtiyaçları kurum müdürü aracığıyla genel müdürlüğe bildirdiklerini ancak genel müdürlük tarafından ödenek gönderilmediğini ve bu sebeple gerekli tamirat işlerinin eksik kaldığını belirten B.B., “İddianamede elektrik tesisatının kontrolünün yapılmadığı ifade edilmiştir ancak değerlendirme ve görevlendirmeyi 2023 yılı ocak ayında yaptım. İlgili personeller başka işlerde geçici olarak görevliydiler ve çok yoğundular, bu sebeple patlama olana kadarki süreçte gerekli tadilatlar yapılamadı” dedi.
“TEHLİKELİDEN AZ TEHLİKELİ HALE GETİRİLDİ”
Olay günü taşeron firmanın elemanlarını sahada gördüğünü ancak ne çalışması yaptıklarını bilmediğini belirten B.B., “Ben firmanın çalışmasına müsaade etmiş değilim, benim sorumluluğumda değildi. Bilirkişi raporunda geçen ‘Patlamadan korunma dokümanı’ eksik ve yetersizdir. Biz o dönem iş sağlığı güvenliği uzmanının da dahil olması gerektiğini TMO Genel Müdürlüğü’ne ilettik ancak bu kapsamında hizmet alınması için yetki vermediler. Ayrıca bu tarihte tesisin NACE kodu değişerek tehlikeliden az tehlikeli hale getirildi. Bu kod patlamadan önce değiştirildi. İş sağlığı ve güvenliği uzmanı talebimiz olmuştur ancak karşılık görmemiştir. Taşeron firma ile ihale başlangıcından bu yana teknik sorunlar yaşanmıştır. Biz genel müdürlüğe sorunları bildirdik; bildirmemize rağmen ihale olduğu için firma ile çalışma noktasında ısrar ettiler. Beraatimi talep ediyorum” ifadelerini kullandı.
“AKTİF BİR YANGIN SÖNDÜRME SİSTEMİ YOKTU”
Avukatların sorularını da cevaplayan B.B., “Patlama olduğu tarihte sahada ya da kurumda iş sağlığı güvenliği uzmanı yoktu. Zaten kurumda böyle bir kadro da yoktur. Olay tarihinde aktif bir yangın söndürme sistemi yoktu, sadece hidroforlar vardı; yani otomatik bir yangın söndürme sistemi yoktu. İhbar olması halinde hidroforlar aracılığıyla yangın çıkan yere çalışanlar vasıtasıyla su basılarak söndürülmesi gibi bir sistem vardı” dedi.
Soru üzerine sistemlerin çalışma prensiplerine de değinen B.B., “Elevatörde patlama sonucu bir basınç oluşursa bu basıncı algılayan sensörler vasıtasıyla tüm silonun elektriği kesilir. Yine motorlarda aşırı ısı olursa yine algılayan sensörler vasıtasıyla silonun tüm elektriği kesilir” diye konuştu.
“İSG UZMANI İSTEDİM”
Olaydan önce mayıs ayında bakım onarım noktasında planlama yapıldığını ve 60 gün içerisinde bitirebileceğini hesapladıklarını söyleyen B.B., “Ancak gelen gemi vardı; patlamaya kadar yetişmedi. Benim olay günü tesiste kaynak yapıldığından haberim yoktur. Bu olaydan önce 1-2 defa yangın olayı oldu ancak kaynaktan kaynaklı mı bilmiyorum. Otomatik sistem arıza üzerine elektriği kestiğinde manuel olarak sahaya inip elektrik bağlantısı sağlanarak çalışmaya devam edebilir ancak kurumda böyle bir çalışma olmaz. Zira daha büyük arızalara ve maliyete neden olmaması için arıza veren şeyi tespit ederiz ve otomatik sistem tekrar aktif edilir” dedi.
Olay meydana geldikten sonra ‘Patlamadan korunma dokümanını’ detaylı şekilde gördüğünü, öncesinde kısmen baktığını belirten B.B., “Ben dokümanın eksik olduğunu, uygulanabilir olmadığını düşünüyordum; bu sebeple de İSG uzmanı istemiştim” ifadelerini kullandı.
“TOZ EMME SİSTEMİNİN BAKIMLARI PERİYODİK OLARAK YAPILDI”
TMO’da müdür yardımcısı olarak görev yapan tutuksuz sanık K.Ö., bilirkişi tarafından hazırlanan raporu eleştirdi. K.Ö., “Bilirkişi raporunda patlamanın nedeni tam olarak ortaya konulmamıştır; rapor net değildir. Mevzuat incelenmeden hazırlandığı için eksik bir rapordur. İhtimallere dayalı olarak düzenlenmiştir. Tarafıma atfedilen temizlik kusuru sorumluluğumda olan bir konu değildir. Toz emme sisteminin bakımları periyodik olarak yapılmıştır. Çalışmadığı yönündeki tespit yanlıştır. Zira çalışmadığı taktirde sistem uyarı yapar ve arızası giderildikten sonra çalışması sağlanır. Ben sürekli Derince’de çalışan birisi değilim; Sakarya ve Düzce’de depolarımız vardır; ben sürekli buraları gezerek denetlerim. Elektrik tesisatı ve topraklama ölçümleri ile ilgili B.B. eksik hatırlamış olabilir. Ocak ayında yapılan görevlendirme ve sonrasında işçilerin başka yerlerde görevlendirilmeleri gibi nedenlerle işlerin yapılmaması üzerine mart ayında yeniden görevlendirme yapmıştık. Patlamanın olduğu gün izindeydim. Beraatimi istiyorum” dedi.
“SİLONUN İÇERİSİNDE BİR YANGIN YA DA DUMAN ALGILAMA SİSTEMİ YOK”
Avukatların sorularına da yanıt veren K.Ö., “Silonun içerisinde bir yangın ya da duman algılama sistemi yoktur. Ancak bu konudaki çalışmaları yapıyorduk; proje aşaması tamamlanmış, ihale aşamasına geçilmek üzereydi. 2022 yılından bu yana iş yerinde toz toplama noktasında olmadığı kadar faaliyet yürütülmüştür. 17 aylık süreçte biz taşeron firmanın eksiklikleri, bakımların yetersizliği noktasında bildirimlerimizi yapmıştık. Personel tarafından bize gelen herhangi bir bildirim olmadığını biliyorum. Şeflik tarafından İSG uzmanı istenmiş; biz de öncelikle tüm teşkilattan İSG uzmanı olup olmadığını sorduk. Olmadığını öğrenmemiz üzerine genel müdürlükten İSG uzmanı temini noktasında yetki istedik ancak reddedildi” ifadelerini kullandı.
“İHMALLERDEN DOLAYI ANNEMİN VEFAT ETTİĞİNİ DÜŞÜNÜYORUM”
Patlamada annesi Elif Dayıoğlu’nu kaybeden Ali Eren Dayıoğlu, “Ben zaman zaman annemin yanına giderdim; sigara içen şahıslara rastlardım. Sağda solda toz görünürdü. Ayrıca siloların yanından geçerken burnuma hububat tozu kokusu gelirdi. Annem geç saatlere kadar çalışırdı. Bu ihmallerden dolayı annemin vefat ettiğini düşünüyorum” dedi.
Baba Arif Dayıoğlu ise 24 yıldır Kastamonu’da bulunan entegre fabrikasında görev yaptığını belirterek, “Herkes sorumlu olmadığını ifade etmektedir. 4-5 kişi ile 12 saati aşan zamanlarda birçok iş alarak, bakımları yaptırmayarak, daha fazla tonaj ve iş için çalışılmıştır. Daha fazla iş için ihmaller ortaya konulmuştur. Ben eşimin yanına gittiğimde elinde sigara olan birçok insan gördüm. Bunun önlemi tabela koyarak olmaz. Geçmişte de benzer yangınlar olduğu görülmektedir. Herhangi bir tedbir alınmamış, ihmaller silsilesi ortaya konulmuştur. Ben genç yaşta eşimi kaybettim; oğlum eşimin yanmasını gördü. Sonuna kadar şikayetçiyim. Yeter ki başkasının başına böyle bir şey gelmesin; yaptıkları yanlarına kar kalmasın zira eskiden de bu tarz kazalar olmasına rağmen yine tedbirler alınmaksızın hareket edildiğini görüyoruz ve duyuyoruz” ifadelerini kullandı.
“KENDİ İMKANLARIMIZLA SÖNDÜRÜRDÜK”
Silolarda temizlik personeli olarak çalışan A.İ. de “Patlama olduktan sonra çalışmaya son verildi. Çevre temizliği ve hububat temizliği yapıyorduk. Temizlik dışında teknik personele de yardımcı olduğumuz oluyordu. Her gün düzenli temizlik yapardık. Bu olaydan önce ufak tefek yangınlar sürekli olurdu; biz kendi imkanlarımızla müdahale eder, söndürürdük. Herhangi bir İSG eğitimi almadım. Kuyu altları, silolar ve çevre temizliği noktasında her sabah bize iş bölümü yapılırdı; biz de temizliği yapardık. Kuyu altı temizliği zor bir temizliktir. Temizlik personeli sayısı kimi zaman yetersiz kalıyordu; zira çok toz olduğu zamanlar oluyordu; bu sefer ertesi gün devam ediyorduk” dedi.
“BAŞKA İŞTE GÖREVLENDİRİLİYORDUK”
Yine temizlik görevlisi olarak çalışan İ.Y. ise “Hububat tozu temizliğini her gün düzenli olarak yapamıyorduk. Kuyu diplerinde ve katlarda çok aşırı toz olduğundan gün içerisinde temizlemeyi bitiremiyorduk. Ertesi gün devam ediyorduk. Bazı gün oluyordu hububat tozunu temizlemeyip başka işte görevlendiriliyorduk. Olaydan 10 gün kadar öncesinde yine ufak çaplı bir yangın olayı olmuştu. Biz kendi imkanlarımızla söndürmüştük. Patlamadan 15-20 gün kadar önce mıknatıslar üzerinde patlamamış tüfek fişeği bulmuştum. Bu mıknatıs gemi gelmeden önce temizlenir, zaten en son gemi 15-20 gün önce gelmişti; sonrasında da bu mıknatıs bir daha temizlenmedi diye biliyorum” dedi.
“SİGARA İZMARİTİNDEN KAYNAKLIYDI”
Avukatların sorularını da yanıtlayan İ.Y., “Taşeron firmanın kaynak çalışması ve montaj çalışması yaptıklarını gözümle görmedim ancak daha önceki günlerde montaj yapacakları bir parçayı aşağıda kestiklerini ve yukarıya taşıdıklarını gördüm. Olay günü herhangi bir malzeme taşıdıklarını görmedim. 10 gün önce tesiste çıkan yangın atılan bir sigara izmaritinden kaynaklıydı. Gözümle görmedim ancak olaydan 1 hafta kadar önce kaynak yapılmasından kaynaklı ufak tefek bir yangın çıktığını duydum. Biz bu yangın olayından 2 gün sonra bunkerin ağzından 2 kova halen için için yanan köz alıp atmıştık” ifadelerini kullandı.
“PATLAMA OLACAĞI ÇOK NETTİR”
Kurumda elektrik teknikeri olarak görev yapan tanık E.U., “1995 yılından bu yana Derince TMO’da görev yapmaktayım. Hatırladığım kadarıyla çalıştığım zaman zarfında tozdan kaynaklı 1998 yılında patlama meydana gelmişti. İş yerinde elektrik noktasında bakım yapılması hususunda tarihini hatırlamakla beraber bu olay meydana gelmeden planlama yapılmıştı. İş yerinde sürekli başkaca işler ile uğraşmamız ve genel olarak personel eksikliği nedeniyle bu planlama yerine getirilememişti. Patlamanın neyden kaynaklı olduğunu bilmiyorum. Patlamada ben iş yerinde değildim; görev yapan birini arayıp elektriğin kesilip kesilmediğini sordum; o da patlama anında kesildiğini söyledi” dedi.
Avukatların kaynak çalışması hakkında sorusunu da yanıtlayan E.U., “Kaynak çalışması tesis durdurularak yapılır. Tesis faalken kaynak çalışması yaptırılmaz; zira patlama olacağı çok nettir” diye konuştu.
“BAŞKA YERE GÖREVLENDİRİLİYORDUK”
Tanık olarak dinlenen makine teknisyeni M.T., “Olay günü sabah bir arıza olmuştu; elevatördeki arızayı giderdik. Öğleden sonra tekrar arızaya bakmaya gittim, 250- 300 metre mesafede patlama olayı oldu” dedi.
Taşeron firmanın 3 haftadır çalışma yaptığını öğrendiğini belirten M.T., “Firmadan gelen şahısların esas işi kaynaktı ancak ben kaynak yaptıklarını birebir görmedim ancak duydum. 2022 yılında revizyon yapılmadı. 2023 yılında biz eksiklikleri bildirdik, revizyon programı yapıldı; tam revizyon yapılacağı zaman bizim teknik personelin yarısına yakını başka şehirlerde geçici görevlendirildiler. Ben 8 gündür hafta sonu izni olmaksızın her gün çalıştırıldım; aynı zamanda herkes bu şekilde çalıştırılıyordu zira gelen gemi vardı. Bir şey söylediğimizde geçici görevle başka yere görevlendiriliyorduk; bazı arkadaşlarımız bu sebeple susuyordu. Taşeron firmanın çalışanları olaydan 3-5 ay öncesinde kaynak çalışmaları sırasında küçük çaplı da olsa 1-2 kez yangına sebebiyet vermişlerdi; tutanak tutulmuştu ancak bu tutanakları baş müdür K.D. işleme koymadı diye biliyorum” dedi.
“GÖREVİNİ YAPMIYORDU”
Avukatların tesisteki arıza halinde sistemin nasıl çalıştığını sorusunu yanıtlayan M.T., “Arıza halinde sistem otomatik olarak durmaktadır ancak elektrik panosundan köprü diye tabir edilen bir şey yapılarak bu hata ortadan kaldırılarak çalışmaya devam edildiğini duymuştum ancak görmedim. Bunun talimatı herhalde yönetimden geliyordur. Toz sistemi ekranda aktif gözükse de görevini yapmıyordu. Toz emme sisteminin boruları deforme olduğu için toz kaçırıyordu. Bir şirket bu toz sistemi ile ilgileniyordu ancak yeterlilikleri yoktu. Toz sistemini bakımı yapılmamış oluyor, sadece temizlik yapılmış gibi oluyordu. Bazı şeyleri önerdiğimiz zaman baskı yapılıyordu; geçici görevlendirme çıkartılıyordu” dedi.
“MANUEL OLARAK ÇALIŞMASINA DEVAM ETTİRİLDİĞİ ZAMANLARA ŞAHİT OLDUM”
Temizlik görevlisi K.D., tanık olarak verdiği ifadede taşeron firmanın çalışanlarının olaydan önceki günlerde kaynak çalışması yaptıklarını gözüyle gördüğünü ancak olay günü izinli olduğu için görmediğini belirtti.
Kaynak yapılan yerde tesisin çalışmadığını da belirten K.D., “İSG eğitimi almadım ancak almışım gibi evrak imzalatıldı” dedi.
TMO’da depo teknisyeni kumanda operatörü olarak çalışan G.Y., tanık olarak dinlendiği duruşmada, “Tesiste herhangi bir arıza olduğunda sistem otomatik arıza verir ancak manuel olarak gidip sahada ilgili makinenin anahtarı çevrilerek çalışmasına devam ettirildiği zamanlara ben şahit oldum. Ortam çoğu zaman tozdan geçilmezdi. Ben kumanda da olduğum için kaynak ve benzeri bir çalışma yapılacağı zaman bana haber verdiklerinde sistemi ilgili şefin talimatı ile kapatırdım ancak bana talimat ya da haber verilmeden de kaynak işleri yapıldığını duydum. Son zamanlarda yoğunluk çoktu; sistem arıza verse de o iş bitsin diye çalışmalara devam ediliyordu. Biz ilgili yerlere iletiyorduk; ‘Bu işi yapmayacaksan bırakıp gidebilirsin’ deniyordu. Bunu bana B.B. söylüyordu; K.Ö.’nün talimatı olduğunu söylüyordu” diye konuştu.
Mahkeme heyeti duruşmaya katılmayan müştekilerin zorla getirilmesine, tanıkların bir sonraki celse dinlenmesine ve sanıkların adli kontrol tedbirlerinin devamına karar vererek duruşmayı ileri bir tarihe erteledi.