Başkent Öğretmenevinde düzenlenen Muharrem Ayı On İki İmam Oruç Açma programına Bakan Tekin’in yanı sıra Kamu Başdenetçisi Şeref Malkoç ve Alevi-Bektaşi sivil toplum kuruluşları temsilcileri katıldı.
Oruç açma ve yemek duasından sonra konuşan Tekin, Türkiye’nin toplumsal yapısı içinde önemli ibadetler, ritüeller, gelenekler ve ilişkiler olduğunu anlattı.
“Bu hasletler bu toprakların binlerce yıllık geçmişinden, toplum ve devlet geleneğinden süzülerek bu günlere bizi millet olarak getirmiştir.” diyen Tekin, gelecek kuşakların da aynı hassasiyetle, bir arada yaşama ve millet olma vasıflarıyla donanmasının istenmesi halinde, bu hasletlere hak ettikleri değeri vermenin tarihsel bir sorumluluk olduğunu vurguladı.
Tekin, “Bugün bizleri bir araya getiren bu iftar programı tam da bu açıdan çok kritik etkinlik. Muharrem ayı ve bu ay içerisindeki etkinliklerimiz bizlerin millet olma bilinci açısından çok önemli.” ifadelerini kullandı.
“ALEVİ-BEKTAŞİ GELENEĞİNDE DE BU ANLAMDA ORUÇ ÖNEMLİ BİR YER TUTAR”
Kutsal dinlerde orucun farklı formlarda tavsiye edildiğini anımsatan Tekin, İslami literatürde orucun, Allah’ın rızasını kazanmak ve nefis terbiyesi yapmak için tan yerinin ağarmasından güneşin batmasına kadar yeme ve içmeden uzak durmayı ifade ettiğini aktardı.
Türkiye’nin zengin kültürü içinde de farklı oruç formları ve tanımlarının mevcut olduğuna işaret eden Tekin, şunları söyledi:
“Alevi-Bektaşi geleneğinde de bu anlamda oruç önemli bir yer tutar. ‘Eline, diline, beline sahip olmak’ olarak tanımlanan Alevi-Bektaşi geleneğinde de belli özel günlere mahsus oruç formları vardır. Bugün burada ve bir arada olmamızın nedeni de Anadolu Alevi-Bektaşi geleneğinde peygamber efendimizin torunu Hz. Hüseyin ile ehli beytinin yaşadıkları felaket ve musibet gününün yasını tutmak ve şehitleri anmak. Bu yas döneminde eğlenceden ve dünyevi zevklerden uzak, kötülük yapmaktan ve kan akıtmaktan uzak yaşamak tavsiye olunur.”
“KIVANÇTA, KEDERDE VE TASADA BİRLİK, MİLLET OLMANIN EN SADE TANIMIDIR”
Muharrem mateminin acıların bir daha yaşanmaması için gerekli olan insanlık değerlerini diri tutmak için vesile olduğunu belirten Tekin, şöyle devam etti:
“Bakanlık olarak toplumsal birlik ve beraberliğimizin sembolü olan bu tür önemli günlerde aynı duyguların yaşanmasını sağlamak ve bu duygudaşlığı gelecek kuşaklara da aksettirilmesine önayak olmak zorundayız. Kıvançta, kederde ve tasada birlik, millet olmanın en sade tanımıdır. Bu birliktelik sayesinde Azerbaycan’daki kardeşlerimizle birlikte Karabağ’ı düşünüyoruz, Filistin’deki kardeşlerimizle beraber İsrail zulmüne maruz kalan kardeşlerimize kavli ve fiil duada bulunuyoruz. Eğer bu birliktelik duygusunu yaşayamazsak ve yaşatamazsak millet olma bilincimizi kaybetmiş oluruz.”
Bakan Tekin, Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli’ne ilişkin, “Biz bu modelle birlikte istiyoruz ki birliğimiz, beraberliğimiz, kardeşliğimiz ve millet olma bilincimiz daim olsun. Samimiyetle birbirimizi anlamaya ve saygıyla kucaklamaya devam edelim. Hep beraber millet olalım. Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli aslında bu etkinliktir.” değerlendirmesini yaptı.